Hasan Salih Toksöz

Hasan Salih Toksöz

Mail: balikesirmanset@gmail.com

GÖÇ EDEREK ÜLKENİZDEN KAÇMAYIN

GÖÇ EDEREK ÜLKENİZDEN KAÇMAYIN

Canlılar içinde özel bir yeri olan insan ve insana dair olanı değerli ve anlamlı kılan, yaşadıkları mekanla kurdukları bağdır. Göç ise, insan ile mekan arasındaki bağı zedeleyen en önemli unsurlardan birisidir.

Bireyler ve topluluklar çeşitli nedenlerden dolayı bulundukları yeri terk ederek başka bir yere göç etmektedir. Ekonomik nedenler ve güvenlik kaygısı başta olmak üzere pek çok neden insanların yaşadıkları yerleri kitleler halinde terk etmelerine sebep olmaktadır. 2010 yılının aralık ayında başlayan Arap Baharıyla başlayan iç savaşlarla ölümlerin artması ve demokrasi, adalet ve insan haklarının ortadan kalkmasıyla önü alınamayacak şekilde artan göçler de başlamış oldu. Arap Baharının Suriye ayağı (Nisan 2011) ise diğer ülkelerden farklı bir seyir izlemiş ve Suriye’de sınırları zorlayan bir şiddet sarmalı yaşanmış ve milyonlarca insan ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştır. Suriye’ ye Rusya, Çin ve İran’ ın askeri ve ekonomik alanda verdikleri destekle ülkede yaşanan kaos sonlandırılamamıştır. Çok kısa bir süre içerisinde milyonlarca insanın ülke dışına göç etmesiyle diğer komşu ülkeler yanında Türkiye’yi de olumsuz yönde büyük ölçüde etkilemiştir. Türkiye’ye göç eden Suriyelilerin sayısındaki büyük artış, göçün etki alanını genişlettiği gibi göçün etkisinin derinleşmesine de neden olmuştur. Suriye’den Türkiye’ye yönelen göç akışı birçok yeni durumun ortaya çıkmasına neden olmuş, olmakta ve de olmaya da devam edecektir. Bir taraftan ekonomiye kayıtsız ve kaçak dinamizm kazandırırken diğer taraftan yeni bir egemenlik ve sömürü ilişkisinin oluşumuna zemin harlamaktadır. İş verenlerin sigortasız ve düşük ücretlerle çalıştırdıkları göçmenler sömürülürken diğer taraftan ucuza mal ettikleri ürünleri daha pahalıya satmaktadırlar. Yani tek kazanan sermaye sahipleriyken çalışan sigortasız olduğu için kaybeden başta devlet olmak üzere işsiz kalan üniversite mezunu gençler ve düşük maliyetli ürünü pahalıya satın alan halktır. Toplumsal yapılarda büyük çaplı değişime veya aşınmaya neden olan göç, yeni sorun ve fırsat alanlarını da içinde barındıran sınıfsal geçişkenliği hızlandırmaktadır. Avrupa kendi belirlediği kriterlere uymayan vasıfsız göçmenleri topraklarına yaklaştırmamaktadır. Tüm Avrupanın kabul ettiği kafası çalışan üstün vasıflı ülkeye faydası olacak göçmenlerin sayısı bizim sadece bir şehrimize göç eden vasıfsız, faydasız göçmen sayısından dahi azdır.  İşin en acı ve garip tarafı ise genelde savaş çıkan ülkelerden başta yaşlılar, kadınlar ve çocuklar göç etmesi gerekirken günümüzde bu tür ülkelerden gençler göç etmektedirler. Türkiye’ye sığınan kayıtlı Suriyelilerin yaş ortalaması sadece 22,2 dir.

Sığınmacıların ağırlıklı olarak akın ettiği ülkeler arasındaki Türkiye, düzensiz göçün istihdam başta olmak üzere yaratacağı ekonomik sıkıntılardan korunmak için adımlar atsa da yeterli olmadığı görülmektedir. Düzensiz göçün ekonomik boyutu toplum psikolojisine de zarar vermeye başlamasıyla halk bu konuda kalıcı bir çözüm beklemektedir. Avrupa’nın sağlayacağı mali yardımlar, Türkiye’nin siyasi adımları ve sınırlara örülen duvarlar bu çözümü sağlayacak mı bilinmez fakat gemisini kurtaranın kaptan olduğu bu küresel düzende hem sığınmacıların hem de ülkelerin çıkarlarının korunması için sadece sınırların korunması yerine ortak adımlar atılması şarttır.  SAYGILARIMLA…  İktisatçı/Yazar Hasan Salih TOKSÖZ  

Facebook Yorum

Yorum Yazın